top of page

Çocuklarda kanser erişkinlere oranla 100 kat daha az görülür. Bir başka deyişle, tüm kanserlerin sadece % 2-4’ü çocuklarda görülmektedir. Her yıl 1 milyon çocuktan 120’sinde kanser gelişmektedir. Çocukluk çağı kanserleri en sık ilk 5 yaşta ve 10-15 yaş döneminde ortaya çıkmaktadır.

Çocukluk Çağı Kanserlerinin Dağılımı


Lösemiler % 30
Lenfomalar % 20
Sinir Sistemi tümörleri % 10-15
Nöroblastom % 7-8
Wilms tümörü % 6-7
Rabdomyosarkoma % 5-6
Kemik tümörleri % 4-5
Germ hücreli tümörler % 3-4
Retinoblastoma % 2-3
Karaciğer tümörleri % 1

Türkiye’de ve dünyada çocukluk çağında görülen kanserlerin % 30’unu lösemi oluşturur. Geri kalan % 70 içinde, ülkemizde ikinci sırada lenf bezi kanserleri (Hodgkin ve Hodgkin-dışı lenfoma) yer almaktadır. Bunları sırasıyla sinir sistemi tümörleri, nöroblastoma, Wilms tümörü ve yumuşak doku sarkomaları (rabdomiyosarkoma) izlemektedir. Kemik, deri, göz ve karaciğer tümörleri ise çocuklarda daha nadirdir.

İyileşme Oranları


Çocuk kanserlerinin özelliklerinden biri, çok hızlı çoğalan ve büyüyen kanserler olmalarıdır. Birkaç hafta içinde hızla büyüyüp belirgin hale gelirler. Hızlı büyüdükleri için de ilaç tedavisi (kemoterapi) ve ışın tedavisine (radyoterapi) duyarlıdırlar. Bu nedenle çocuk kanserlerinin üçte ikisi tamamen şifa bulmaktadır. Çocuk kanserlerinde genellikle cerrahi, ışın ve ilaç tedavileri birlikte kullanılır. Genellikle tedavinin kesilmesinden sonra 2-3 yıl geçmiş ve kanser tekrarlamamışsa hasta tamamen iyileşmiştir.

1960’lı yıllarda % 5’i iyileştirilebilen çocukluk çağı lösemilerinin günümüzde % 75-80’i şifa bulmaktadır. Bezelerin habis hastalığı olan Hodgkin hastalığı % 90, Hodgkin-dışı lenfoma hastalığı % 75 oranında iyileşmektedir. Kemik tümörü olan osteosarkoma ve Ewing sarkoma erken yakalanmışsa % 60, böbrek tümörü Wilms ise % 90 oranında iyileştirilebilir.

Çocukluk Çağı Kanserlerinde İyileşme Oranları


ALL(*) % 80-90 (standart risk)
% 70-80 (orta risk)
% 40-50 (yüksek risk)
AML(**) % 35-55
Hodgkin % 90
Hodgkin-dışı lenfoma % 80
Retinoblastoma % 90
Nöroblastoma % 50
Wilms tümörü % 90
Osteosarkoma % 70
Rabdomyosarkoma % 70
Ewing Sarkoma % 65

(*) Akut lenfoblastik lösemiler (ALL) kemoterapi ile tedavi edilir. % 10’una kemik iliği transplantasyonu (KİT) uygulanır.
(**) Akut myeloblastik lösemilerin % 50’si kemoterapi ile tedavi olur, diğer % 50’de kemoterapiye ek olarak kemik iliği transplantasyonu (KİT) uygulanır.

Nedenleri ve Korunma


Erişkin kanserlerinde olduğu gibi çocukluk kanserlerinde de yapısal ve çevresel nedenlerin rol oynadığı bilinmektedir. Ailevi yatkınlık, doğumsal hastalıklar, doğumsal anomaliler, gen bozuklukları, bağışıklık sistemi bozuklukları başlıca yapısal nedenlerdir. Çevresel nedenler arasında ise; fizik (radyasyon), kimya (ilaç, endüstri tarım ürünleri), virüsler ve beslenme gibi faktörler yer almaktadır.
Akraba evlilikleri çocukluk çağı kanserlerinde önemli bir faktör olduğundan, korunmanın başlıca yollarından biri akraba evliliklerinin önlenmesidir.

Kanser ve yanı sıra pek çok hastalık açısından, doğum anından itibaren çocuğun güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olması için gereken tedbirlerin ihmal edilmemesi gerekir. Bunların başlıcaları doğru beslenme, temizlik ve çocukluk aşılarıdır.

Erken Teşhis


Erişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da erken tanı çok önemlidir.

  • Çocukta beze, kansızlık, karın şişliği, herhangi bir dokuda anormal bir büyüme fark edildiğinde derhal hekime başvurmalı ve nedeni araştırılmalıdır.

  • Hastada solukluk, deride nokta kanamalar veya morluklar, halsizlik, yorgunluk, kemik ağrısı gibi belirtiler varsa; dalağı ve karaciğeri, bezeleri büyümüşse akla öncelikle lösemi gelmelidir. Bu durumda hemen bir kan tetkiki ve kesin tanı için gerekiyorsa kemik iliği tetkiki yapılır.

  • Lenf bezi büyümelerine ateş, gece terlemeleri, halsizlik, kilo kaybı, kaşıntı gibi belirtiler eşlik ediyorsa, Hodgkin hastalığı düşünülmelidir. Tanıya, lenf bezinden biyopsi yapılarak gidilir.

  • Küçük çocuklarda ağrısız bir karın kitlesi, deri altında küçük şişlikler (nodül), öksürük veya ateş, solukluk, gözlerin tek veya çift taraflı öne fırlaması ve göz çevresinde morluk gibi belirtiler, kemik ağrıları varsa nöroblastoma adı verilen böbreküstü bezinden veya sempatik sinir sisteminden kaynaklanan bir tümör akla gelir. Tanıya biyopsi veya kemik iliği tetkiki, idrarda vanil mandelik asit testi (VMA testi) ile gidilir.

  • Ağrısız karın kitlesi veya nadiren karın ağrısı ve karında şişlik, idrarda kan, gözün renkli tabakası irisin yokluğu gibi belirtiler küçük bir çocukta böbrek tümörünü (Wilms tümörü) düşündürmelidir. Tanı, görüntüleme yöntemleri (MR veya BT) ve biyopsi ile konur.

  • Karaciğer bölgesinde şişlik, sarılık, bulantı, kusma, kilo kaybı gibi belirtiler ise karaciğer tümörünü akla getirmelidir. Bu durumda kanda alfa-fetoprotein (ALP) denen bir madde yükselmiş olarak saptanacaktır. Tanı biyopsi ile konur.

Tedavi


Cerrahi


Çocuk kanserlerinde cerrahi yöntemler genellikle tümör kaynaklandığı organ içinde sınırlı ise tümörün çıkarılması şeklindedir. Ancak tümör çıkarılamayacak büyüklükte ise veya başka dokulara yayılma yapmış ise (metastaz) bu durumda tümörden biyopsi almakla yetinilir ve öncelikle kemoterapi uygulanarak tümör ve/veya metastazları bu yol ile yok edilmeye çalışılır. Tümör küçülüp, metastazlar kaybolduktan sonra tümör kalıntısı cerrahi olarak çıkarılır.

Kemoterapi


Kemoterapi belirli aralıklarla kemoterapi ilaçlarının ağız veya damar yolu ile verilmesiyle yapılır. Bazen ilaçlar omurilik içine ya da beyin-omurilik sıvısı içine de verilebilir; buna intratekal tedavi denir.

Kemoterapi süreleri uygulanan tedavi şemalarına göre farklılıklar gösterir. 2-3 günden 7-8 güne değişen sürelerde, blok halinde ilaçların birlikte kullanımı söz konusudur. Kemoterapinin süresi genellikle 6 ay ile 2 yıl arasında değişir.

Kemoterapide kullanılan ilaçların bazı yan etkileri olmaktadır ancak bu etkiler geçicidir ve bir takım ilaçlarla başarılı bir şekilde önlenebilmektedir. Kemoterapi döneminde çocuk oldukça halsiz olur, ayrıca bulantı, kusma, kemik ağrıları görülebilir. Kemoterapinin dıştan fark edilen en belirgin yan etkisi ise saçların dökülmesidir. Çocuklara, tedavileri biter bitmez saçlarının hemen çıkmaya başlayacağı bilgisi verilmelidir.

Kemoterapinin bir etkisi olarak enfeksiyon riski arttığından bu dönemde hijyen çok önem kazanmaktadır. Genellikle okul çağı çocukların bir süreliğine okuldan uzak kalmasında yarar vardır. Ancak kemoterapi kürü hafif, çocuğu fazla sarsmayan bir tedavi ise okula gitmesine sakınca yoktur.

 

Radyoterapi


Radyoterapi, tümörün bulunduğu alana doğrudan ışın verilmesi şeklinde uygulanan tedavi şeklidir. Radyoterapi çocuklarda mümkün olduğu kadar az kullanılır, özellikle büyüyen vücutlarda gelişme bozukluklarına yol açabileceğinden zorunlu durumlar dışında ilk tercih edilen tedavi değildir. Okul saatleri ile uyum sağlandığı takdirde, radyoterapi döneminde sonra çocuğun okula gitmesinde bir sakınca yoktur.

Tedavi Sonrası Takip


Genellikle tümörlerin büyük çoğunluğunda tedavi kesiminden sonraki 2-3 yıl nüks (tekrarlama) açısından riskli dönemdir. Bir nüksü erken yakalamak tedavisinde başarı şansını artırabilir. Bu dönemde, aylık veya 2-3 aylık aralar ile hekime görünmek, kan ve görüntüleme tetkiklerini yenilemek gerekir.
Ayrıca nüks riski geçtikten sonra tiroid bezi yetersizliği, boy kısalığı, adet düzensizlikleri, kalp kası, böbrekler, işitme sorunları ya da psikolojik bozukluklar gibi tedaviye bağlı olarak ortaya çıkabilen geç yan etkilerle savaşmak ve gerekirse bunları tedavi etmek için de takip gerekebilir.

 

Çevresel Faktörleri


Çevresel koşulların insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri bilinen bir gerçektir. Çevresel faktörlerin iyileştirilmesi hem bugünün çocuklarının hem de geleceğin yetişkinliklerinin daha sağlıklı bir yaşam sürmeleri ile doğrudan ilgilidir. Çözümlerin başında bireylerin çevrenin önemi hakkında bilinçlenmesi gelmektedir.

https://kacuv.org/cocukluk-cagi-kanserleri/

bottom of page